Roza Eşkenazi
R O Z A E S K E N A Z İ - Yaşam Öyküsü
Yazan: John Kyriacou
Roza’nın Mirası
Yazan: John Kyriacou
Çeviren: Deniz Övünç
Doğumu
Büyük ses, ünlü şarkıcı Roza
Eskenazi İstanbul doğumludur, gerçek adı Sarah Skinazi’dir.
Tam olarak ne zaman doğduğu
bilinmiyor. “Hatırladıklarım” adlı öz yaşam öyküsünde 1910’da doğduğunu
belirtiyor. 1982’de yayınlanan bu öz yaşam öyküsü, onunla 1972’de yapılan
söyleşilerden derlenmiş.
Söyleşileri yaparken biraz
unutkanlık başlamıştı ancak muhtemelen 1920’lerden beri yaşını bilerek
gizliyordu. Panayiotis Kounadis gibi kimi müzikologlar onun 1883- 1887 arasında
bir tarihte, kimileri ise 1890- 1900 arası bir tarihte dünyaya geldiğini ileri
sürüyor.
Roza’nın ailesi
Roza bir Sefarad
yahudisidir. Babası Avram ya da Abraham Skinazi, bir depo sahibiydi
ve zamanında ülkeyi uzun süreliğine terkeden kişilerin eşyalarını muhafaza
ederek geçimini sağlıyordu. Roza’nın annesi Flora hakkında hiçbir belge
bulamadım. Roza’nın adını bilmediğimiz bir kız kardeşi ve Sami ve Nisim
adlarında iki erkek kardeşi vardı. 1972’de ailenin sağ kalan tek evladı Roza
idi.
Emine’m – Roza Eskenazi
Yunanistan’a Göç
Roza yedi yaşındayken ailesiyle
birlikte Selanik’e göç etti. Bir pansiyondan küçük bir oda kiraladılar. Roza
hiç okula gitmedi ama anne ve babası bir pamuk tarlasında çalışırken komşuları
olan bayandan okuma yazma öğrendi. O güne dek yalnızca Türkçe bilen Roza
Yunanca’yı çok çabuk öğrendi. Roza’nın babası Abraham, Yunanistan’da bir süre
sonra simsarlık yapmaya başladı.
Roza’nın Gençlik Yılları ve Şarkıcılığa Adım Atışı
Roza’nın gençliğinden pek belge
kalmamış. Öz yaşam öyküsünde, ailecek Gümülcine’ye göç ettiklerini belirtir
ancak kaç sene orada kaldıklarını anımsamaz. Bu süre boyunca babası Abraham
Selanik’te yaşamıştır. Bunun ekonomik nedenle mi yoksa ailevi nedenlerle mi
olduğu belli değildir. Roza ve annesi Selanik’e dönerler . Oturdukları evin üst
katında Grand Hotel adlı güzel bir tiyatroda çalışan dansçı bayanlar
yaşamaktadır. Roza bu dansçıların kostümlerini tiyatroya taşıma işini
üstlenir ve böylece tiyatronun büyüsü onu sarmalar. Büyük bir tutkuyla
sanatçı olmayı düşler, aynanın karşısında roller yapar. Bir süre sonra o da
Grand Hotel’de dansçı olarak sahne almaya başlar. Bunu öğrenen annesinden dayak
yer. Roza’nın ailesi onun sanatçı olmasına şiddetle karşı çıkar. Roza o denli
kararlıdır ki korkmasına karşın yılmaz. Ailesiyle arasındaki bu anlaşmazlığı
nasıl çözdüğü ise bilinmemektedir.
1910’lu yıllarda, Roza,
Pire’de bir Ermeni topluluğuyla çalışmaya başlar. ( Belki de ailesinden
uzaklaşmak için.) Saramous ve Zabel’in yönettiği bu toplulukla Roza, tiyatro ve
tavernalarda çalışır. Önce dansçı olarak sahne alan Roza, zamanla Türkçe, Yunanca
ve Ermenice şarkılar da söylemeye başlar.
Mesleğe ilk adım attığı yıllarda
gerçek adı Sarah’ı Roza ya da Rozitsa olarak değiştirir. Bunun nedeni ailesinin
yaptığı işi onaylamaması olabilir ancak bu değişikliğin gerçek nedeni ve tarihi
bilinmemektedir.
Öz yaşam öyküsünde, Kafe
Aman’larda ya da kabarelerde çalışmadığını; bu gibi mekanların itibarlı
olmadığını belirtir. Bununla beraber Roza’nın bu gibi mekanlarda çalışmış
olması kuvvetle muhtemeldir. Bu konuda pek belge mevcut değilse de 1915 tarihli
bir afişte tipik bir kabare şarkıcısı pozundadır. Yaşını değiştirerek saklamaya
çalıştığı yıllar boyunca Roza’nın ne yapmakta olduğunun bir açıklaması olabilir
bu belki de.
1929 – İlk Kayıtları, Ün ve Başarı
1920’lerin sonunda Roza, Pire
yakınlarında Tsıtsıfıes adlı bir açık hava tavernasında hem şarkıcı hem dansçı
olarak çalışmaya başladı.
Bir gece, sonradan Odeon
Records’un müdürü olacak olan efsanevi Yunanlı rebetiko bestecisi, söz
yazarı, düzenlemecisi Panayiotis Toundas Tsitsifies’e gelir ve Roza’nın
istisnai yeteneğini ve seyirciden aldığı harikulade tepkiyi hayranlıkla izler.
Roza, Toundas’ın onu tavlamaya
çalıştığını düşünerek ona kaba davranır! Ardından, Toundas ona bir kayıt
ayarlar ve 1929 Eylülünde Roza ilk kayıtlarını yapar. Dinleyiciden aldığı
olumlu tepkiler sayesinde daha pek çok kayıt yapacaktır.
Roza, Dorou Sokak’ta Taiyetos
adlı bir tavernada çalışmaya başlar. Ekibi çok önemli müzisyenlerden
oluşmaktadır: Salonikios (Selanikli) lakabıyla tanınan ünlü kemancı, besteci,
söz yazarı, düzenlemeci ve kayıt direktörü Dimitris Semsis, ünlü udi Agapios
Toumboulis ve klasik kemençeci Lambros Leonaridis.
Roza ve ekip arkadaşları büyük
bir başarı yakalarlar ve aynı tavernada on yıldan fazla aralıksız çalışırlar.
Bu arada çeşitli turnelere de çıkarlar.
Zamanının en yüksek ücret alan
sanatçısıdır artık. Repertuvarını İzmir tarzı rebetiko
( Smirneika), rebetiko, amaneler
ve Yunan halk şarkılarından oluşturmuştur. 1930’larda Yunanlı şarkıcılar
arasında bir rekor kırarak beş yüzden fazla şarkı kaydetmeyi başarır.
Roza, İkinci Dünya Savaşı’ndan
önce rebetikonun pek çok önde gelen ismiyle işbirliği yaptı. Çok dilli
repertuvarında Yunanca, Türkçe, Arapça, İbranice, Italyanca, Ladino ( Yahudi
İspanyolcası) ve Ermenice şarkılar vardı.
İkinci Dünya Savaşı’nın patlak
vermesinden önce Balkanlar ve Yakın Doğu’da turneye çıkan Roza, 1937’de
İstanbul’da HMV ( His Master’s Voice) şirketi için 78’likler kaydetti.
Herhangi bir müzik eğitimi
almamasına karşın besteler yaptı, şarkı sözleri yazdı. Bunların arasında 21
Temmuz 1934’te kaydettiği To Kanarini adlı şarkısını belirtmek gerek.
Çakıcı –Roza Esenazi
Evliliği
1930’larda Roza kendinden hayli
büyük , ünlü bir oyuncu olan Gianko Sarntinidi ile evlendi. Oğluna hamileyken
alkol bağımlılığı yüzünden eşini kaybetti. 1972’de yapılan söyleşisinde tek
oğlundan üç torunu olduğunu belirtmiştir.
Yunanistan’da Nazi İşgali
Nazi işgali süresince Atina’da
Satovriandhou sokağında bir restoran işleten Roza, bu zor yıllarda insanlara
gösterdiği cömertlikle anılır. Başkalarına yardım edebilmek için kendi yaşamını
tehlikeye attığı olmuştur. Unutulmamalı ki her faşist Nazinin nefret
ettiği özellikler Roza’da vardı; başarılı bir Yahudi sanatçı ve iş kadınıydı.
Hayat Arkadaşı
Roza hayat arkadaşı olacak Christos Philipakopoulos ile 1947’de tanıştı ve
ölene dek birlikte yaşadılar.
Müzisyenler Birliği
Roza, Agion
Konstantino’daki Müzisyenler Birliği’nin etkin bir üyesiydi. Yeni yetişen
sanatçıları birliğe katılmaları yönünde teşvik etti. Bununla birlikte Marika
Ninou ve Stella Haskil gibi efsanevi şarkıcıların Atinalı seyirciyle
tanışmalarında aracılık üstlendi.
Amerika ve İstanbul Turneleri
Roza savaştan sonra yeniden
müziğe dönerek turneler, kayıtlar gerçekleştirdi.
1950’lerde iki kez Amerika’ya
giderek Şikago, Nevyork, Detroit’de sahne aldı. İstanbul’a da gitti ve bu
gezilerinde plaklar da kaydetti. Bu turneler ve plaklarının satışı ona büyük
başarı getirdi.
Atina’ya dönen Roza, Kipoupoli-
Peristeri’de büyük bir ev satın aldı ve yaşamının geri kalanını burada geçirdi.
1960’ların başında RCA şirketi için hem eski kayıtlarını hem de yeni
şarkılarını içeren 45’likler kaydetti.
1970’ler – Rebetikanın Yeniden Yükselişi
1970’ler – Rebetikanın Yeniden Yükselişi
1970’lerde rebetikonun yeniden
yükselişi sürecinde, Roza genç kuşağın ilgisini üzerinde topladı. Şaşırtıcı
olsa da 75- 85 arası bir yaşta olmasına karşın yeniden sahneye çıktı,
konserlerinde dans etti, şarkı söyledi ve televizyon programlarına katıldı.
1975’te katıldığı bir televizyon programında Roza’nın bazı şarkılarını
seslendiren günümüzün en ünlü Yunanlı şarkıcılarından Haris Alexiou ile
tanıştılar.
Ölümü
1970’lerin sonunda şarkı
söylemeyi bırakan Roza, 2 Aralık 1980’de evinde vefat etti. Mezarı Korint
körfezinde Stomio’dadır.
Roza’nın Mirası
Roza’nın harikule tatlı, güçlü,
kontrollü ve son derece geniş aralıklı bir soprano sesi vardı.
Dokunaklı bu ses özellikle
hüzünlü şarkılarda daha büyük etki bırakırdı. Yunan, İngiliz ve Amerikan plak
şirketlerinin yayınlamaya devam ettikleri CD’lerle Roza’nın biricik ve sıra
dışı müzik mirası yeni kuşaklara aktarılacak ve böylece o yaşamaya devam
edecek.
Yorumlar
Yorum Gönder